Temel noktamız; 100 yıl önce başlayan kuantum devrimle fiziksel
dünyanın gerçek olmadığının bir tartışma olmaktan çıkıp, artık
ispatlanmış olmasıdır. Peki, ya beynin kuantum bir aygıt olduğunun ve
onun dizaynının şans eseri olmayan bir biçimde kozmosu yansıttığının
fiziksel bir kanıtı varsa? Hindistan'daki Vedik geleneğinde şöyle
denilir: "En küçük nasılsa, en büyük de öyledir." (Zerre, Küllün
aynasıdır. Hadis-i Şerif) Mikrokozmos nasılsa, makrokozmos da öyledir.
Modern terminolojiyi kullanıyoruz belki ama kavram, zamansızdır.
Fizikçi
Dimitri Krioukov, Nature's Scientific Reports Dergisi' ne şöyle
demiştir: Evren, dev bir beynin büyümesi gibi büyüyüp genişliyor. Beyin
hücreleri arasındaki ateşlenme, genişleyen galaksilerin şeklini tıpkı
beyindeki ayna nöronların yaptığı gibi aynalamaktadır.
Erken
evrendeki galaksi ara bağlantılarının ve beyindeki ara bağlantılarının
simülasyonlarına (canlandırmalarına) baktığımızda ise ikisinin de ayırt
edilemeyecek kadar aynı olduğunu görüyoruz. Beyin ve kozmos, internet ve
onun bağlantıları gibi aynı şekilde evrimleşmektedir.
Bilim
insanı yazarlar, evrenin gerçekten de bir beyin gibi gelişip büyüdüğünü
tartışıyorlar. Saygın Journal Science dergisinde bu konuyla ilgili olan
bir yazıda araştırmacılar; beyindeki bağlantıların son derece mükemmel
bir şekilde organize olduğunu, beynin yapısının bir şehrin kablolama
sistemi gibi olduğunu ve nöronların her yönden geçtiğini keşfettiklerini
söylüyorlar.
Yazan: Dr. Deepak Chopra
Çeviren: Esin Tezer
https://m.huffpost.com'dan alıntı yapılarak çevrilmiştir.