Araştırmacılar, beyinlerimizde birbirinden ayrık zamanlı hatıraları organize eden iki tür hücreyi belirlediler. Bu buluş, insan beyninin hatıraları nasıl oluşturduğunu ve Alzheimer hastalığı gibi hafıza bozukluğuna dayanan rahatsızlıkların içeriğini anlamamıza yardımcı olabilir. Çalışma, Yaratıcı Nöroteknoloji Geliştirme Girişimi (BRAIN) Projesi aracılığıyla Ulusal Beyin Sağlığı Araştırma Enstitüsü tarafından da desteklendi. Araştırmanın sonuçları Nature Neuroscience adlı dergide yayınlandı.
Ulusal Nörolojik Hastalıklar, Felç ve NIH BRAIN Girişimi Programının
direktörü olan Jim Gnadt, PhD konuyla ilgili şunları söyledi: “ Bu çalışma,
araştırmacıların insan beyninin nasıl düşündüğüne dair üzerinde çalıştıkları
hayat değiştirici bir araştırmaydı. Araştırma, yakın zamanda insan nörobilimini
anlamak için primat maymunlar ve kemirgen hayvanlar üzerinde onların
düşüncelerini oluşturan nöronların kaydedilmesiyle yapılan çalışmaya da ışık
tuttu."
Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya, Los Angeles’taki
Cedars-Sinai Tıp Merkezi’nde Nörocerrahi,Nöroloji ve Biyomedikal Bilimler
bölümünde Profesör olan Ueli Rutishauser tarafından yürütülen bu çalışma, şu
basit ve ilginç soruyla başladı: “Beynimiz hatıraları nasıl oluşturuyor ve
organize ediyor?” Bilinçli şekilde yaşadığımız yaşamlarımızı süregiden bir
deneyim olarak yaşıyoruz fakat insan davranışları üzerine yapılan bir çalışmaya
göre, hayatlarımızda yaşadığımız olayları kişisel, bağımsız ânlar olarak
beyinlerimizde depoluyoruz. Bir hatıranın başlangıcını ve sonunu ne
belirliyor? Bu teori, “ Olay Bölünmesi” olarak adlandırılıyor
ve bu işlemin insan beyninde nasıl işlediği hakkında çok az bir bilgiye
sahibiz.
Araştırmacılar, çalışmada videoları izledikçe
katılımcıların beyin aktivitelerini kaydettiler ve farklı türdeki sınırlamalara
aktivitelerini arttırarak tepki veren iki ayrı hücre grubu olduğunu keşfettiler.
“Sınır Hücresi” olarak adlandırılan
birinci grup hücre, yumuşak ya da sert olan sınıra daha aktif bir şekilde tepki
verdi. “Olay Hücresi” olarak
adlandırılan ikinci grup hücre ise yalnızca sert sınırlara tepki verdi. Bu da,
yeni bir hatıranın oluşmasının sert sınırdan sonra hem sınır hem de olay
hücrelerinin aktivitelerinin zirveye ulaştığı zaman olduğu teorisini destekler
nitelikteydi.
Dr. Rutishauser sözlerine şöyle devam etti: "Sınır
tepkisi yeni bir fotoğraf olayını oluşturma gibi düşünülebilir. Siz hatırayı
oluşturdukça, sanki o olaya yeni fotoğraflar eklenmektedir. Sert bir sınır
oluştuğunda, o olay bitmiştir ve yeni olanı başlar. Yumuşak sınırlar, tek bir
olayın içinde oluşturulmuş yeni imajlar gibi düşünülebilir."
Araştırmacılar, daha sonra hatırayı yeniden bulup getirmeyi
ve bu işleyişin de sınır ve olay hücrelerinin ateşlenmesiyle bağlantılı
olduğunu incelemeye başladılar. Tıpkı kilit resimlerin olayları tespit
etmesinde kullanıldığı gibi, bilim adamları da beynin sınır zirvesini geçmiş
hatıraları “yüzeyden sıyırma” işaretçisi
olarak kullandığı teorisini ortaya attılar. Beyin; benzer ateşleyici modeli
bulduğunda, o olayı beynimizde hatıra olarak “oluşturuyor”.
Dr. Rutishauser ve ekibi gelecekte bu bulgulara dayanan
terapileri geliştirmek için iki yöntemi ispat etmeyi planlıyor: Birincisi; ödül
mekanizmalarındaki rolü çok iyi bilinen, kimyasal Dopamin kullanan nöronların sınır ve olay hücreleri tarafından
aktive edildiğinde hatıraların oluşumunu kuvvetlendirdiği. İkincisi, beynin
normal iç ritimlerinlerinden biri olan,
“Teta Ritmi” olarak bilinen ritmin öğrenme ve hafızayla bağlantılı olduğu.
Eğer olay hücreleri o ritimle zamanında ateşlenirlerse, katılımcılar gösterilen
imajların sırasını daha kolay bir şekilde hatırlayabilirler. Çünkü Derin Beyin Stimülasyonu (Uyarımı) Teta
ritimlerini etkileyebilir ve bu da belirli hafıza bozuklukları olan hastaları
tedavi etmek için kullanılan bir yöntem haline gelebilir.
Çeviren:
Esin Tezer
https://www.sciencedaily.com/releases/2022/03/220307113145.htm’den alıntı yapılarak çevrilmiştir.