Endişeli bir haldeysek, beynimiz kalbimizi daha hızlı
çalıştırır. Fakat kalbimiz hızlı attığında, beynimizle mi konuşur? Bilim
insanları, yüzyıllardır kalbin zihni idare ettiği üzerine tartışıyorlar ve
şimdi de Nature dergisinde bugün
yayınlanan bir araştırmaya göre, fiziksel hallerin duygusal halleri
etkileyebileceği kanıtlandı. Araştırma, sadece riskli durumlarda hızlı kalp
atışının farelerde endişeli davranışlara yol açabileceğini keşfetti. Araştırmanın
tezinin yazarları; kalbi hedef alan müdahalelerin panik bozukluğa karşı etkili
bir tedavi olabileceğini ispat ettiğini ileri sürüyorlar.
Yeni araştırmayı yürüten, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
Stanford Üniversitesi’nde bir nöro-bilim adamı ve psikolog olan Karl Deisseroth;
kariyerinin başlangıcından beri kalbin duygusal süreçteki rolünü merak
ediyordu. Psikiyatri stajyer doktoru olduğunda, artan kalp atışlarının panik bozukluğun
yaygın belirtisi olduğunu öğrendi.
Artan kalp atışı için kullanılan “Taşikardi” terimi şimdi hem farelerdeki hem de insanlardaki endişenin bir işareti haline geldi. Deisseroth, konuyla ilgili “Ama şu ana kadar artan kalp atış hızının duygusal tepkiye neden olduğunu direkt olarak test etmenin bir yolu yoktu" dedi.
Deisseroth’un ekibi 2019 yılında Opsin’lerin yeni özelliklerini keşfetmeye devam ederken, kırmızı
ışığa yüksek derecede duyarlı ve güçlü elektrik akımı geçiren yeni Rodopsin kanallarını (Channelrhodopsin) keşfetti. Ekip, bu
yeni tasarladıkları proteini “ChRmine”
olarak adlandırdı. Araştırmacılar; kalptekiler de dâhil, artık vücuttaki tüm
hücreleri ustalıkla idare edebileceklerdi.
Deisseroth ve onun çalışma arkadaşları, beynin
kalple konuşan kısımlarını belirlemeye başladılar. Araştırmacılar, beyin
aktivitesinin işaretini floresan ışıkla etiketleyen “Fos” adı verilen bir genle iki beyin bölgesini gözlem için izole
ettiler: 1.Vücudun iç organlarından
gelen girdiyi alan beyin bölgesi Posterior
İnsular Korteks’i ve 2.Kalpten
gelen girdiyi alan Prefrontal Korteks’i.
Araştırmacılar, en sonunda beyin ve kalbe aynı anda Optogenetik uygulamak için kalp atışı
ve beyin aktivitesi arasındaki nedensel bağlantıyı tespit etmek istediler.
Deisseroth, “Dikkate değer bir deneyi gerçekleştirdik” dedi. Araştırmacılar; Optogenetiği
kullanarak, kalbi uyarıp bazı farelerin Posterior İnsular Korteks’indeki ve
Prefrontal Korteks’indeki hücreleri kapattılar. Posterior İnsular Korteks’i
sessiz hale getirdiklerinde (ama Prefrontal Korteks değil) yüksek kalp atış
hızı artık stres dolu durumlardaki endişeli davranışları arttırmadı. Deisseroth
sözlerine şöyle devam etti: “Bu, Prefrontal Korteks’in bu durumla alakalı
olmadığı manasına gelmez. Korteks; kalbin daha hızlı attığının bilgisine sahip
olur, fakat belki de o bilgiyi daha uzun zaman dilimlerinde kullanır.
Deisseroth; bu bulguların panik bozukluğa karşı kalp atışını
hedeflemenin iyi tedavi edici bir yol olacağını ispatladığını söyledi ve
sözlerini şöyle tamamladı: ”Yüksek kalp atış hızına ve endişe bozukluklarına
sahip olan insanlarda kalp atışı tedavinin hedefi olabilir ve öyle de
olmalıdır. Kalp hastalıklarıyla ilgili pek çok müdahale güvenlidir ve iyi
tolere edilmiştir. İnsanlara hayli yardımda bulunabilir.”
Çeviren:
Esin Tezer
https://www.the-scientist.com/the-heart-can-directly-influence-our-emotions-70995’den alıntı yapılarak çevrilmiştir.