Bilim ve Din

Bilim ve Din

20 Ocak 2016 Çarşamba

DUA ETMENİN BİLİMSEL OLARAK KANITLANMIŞ 5 FAYDASI




1. Dua etmek, irade gücünü geliştirir
Araştırmalar, "irade gücünün" bir kas gibi olduğunu kanıtladı. Kaslar kullanılmadıkları zaman yorgun olurlar. Kaslarınızı çalıştırmadan önce bir dizi şınav çekmeniz gereklidir. Benzer  şekilde, irade gücünü gerektiren aktiviteler de yorucudurlar; "irade gücü kasınızı" daha fazla kullanmanızı gerektirip, daha iyi seçimler yapmanızı güçleştirirler. Bunun üzerinde bir düşünün...  Zihinsel olarak yorgun olduğunuzda, kendinizi kaybetmeye veya düşüncesizce yemek yemeye daha yatkın olursunuz. 

Yakın zamanda yapılan bir araştırma,  dua etmenin bu irade gücü kasınızı daha fazla kullanmanıza yardımcı olduğunu ispatladı. Araştırmaya katılanlar zihinsel olarak yorucu olan bir işten önce yapılan duanın irade gücünü daha iyi kullanmalarına yardımcı olduğunu söylediler. Buna ilaveten dua etme üzerine yapılan diğer araştırmalar da dua etmenin alkol tüketimini azalttığını, bunun da irade gücünü yansıttığını kanıtladılar. Bunun gibi olan bulgular, duanın güç verici bir etkiye sahip olduğunu ileri sürüyorlar. 

2. Dua etmek, sizi hoş bir insan yapar
Araştırmacılar, ihtiyacı olan insanlara dua edenlerin kendilerini sinirlendiren bir deneyimde  daha az sinirlilik hali gösterdiklerini keşfettiler. Bir diğer deyişle, dua etmek kendinizi kaybetmemenize yardımcı oluyor! 

3. Dua etmek, sizi daha bağışlayıcı yapar
Araştırmacılar, romantik partneri için veya arkadaşı için dua eden insanların o kişileri bağışlamaya daha fazla gönüllü olduğunu keşfettiler.  

4. Dua etmek, güveni arttırır
Yakın zamanda yapılan araştırmalar,  yakın arkadaşıyla dua eden insanların birlik ve güven duygularının arttığını keşfetti. Bu bulgu ilginç, çünkü diğer insanlarla dua etmenin insanları yakınlaştıran bir deneyim olduğunu ileri sürüyor. Toplumsal dua, yakın ilişkiler kurulmasına yardımcı olabilir. 

5. Dua etmek, stresin olumsuz etkilerine karşı korur
Araştırmacılar, diğer insanlar için dua eden kişilerin finansal stresle ilgili olan fiziksel sağlık etkilerine karşı daha az etkilendiklerini kanıtladılar.  Bu ayrıca, başkalarına odaklanarak dua etmenin "stresi tamponlama" etkilerine katkıda bulunmasıydı.  Maddi kazanç için dua etmek ise stresin etkilerini azaltmadı.  Dolayısıyla, başkalarının iyiliğini düşünmek; dua ederken kazandığımız kişisel faydaların çok önemli bir parçası olabilir. 

Dini eleştiren bilim adamları ve entelektüeller dini inancı saçma buluyorlar! 'Bilimsel bir kanıta sahip olmayan şeylere inanmakla zamanımızı niye harcayacağız' diyorlar!  Bu eleştiriler, bilimsel araştırmaların dini inancın yararlarını keşfetmesi üzerine başarısız oluyor! Burada tartıştığım gibi, din karmaşık bir olgudur. Çoğunlukla dinle ilişkilendirilen bir davranış olan dua etmenin kişiler ve toplum için faydalı olduğu hakkında  giderek artan kanıtlar var... 

https://www.psychologytoday.com/blog/more-mortal/201406/5-scientifically-supported-benefits-prayer'dan alıntı yapılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer


6 Ocak 2016 Çarşamba

Nörobilim adamı, oruç tutmanın beyninize olan faydalarını kanıtladı



Aşağıdaki linkteki konuşma, Nörobilim Ulusal Yaşlanma Enstitüsü Laboratuarı Başkanı Mark Mattson tarafından TEDx'de yapılmıştır. Mark Mattson, aynı zamanda Johns Hopkins Üniversitesi'nde de Nörobilim profesörüdür, Parkinson ve Alzheimer hastalığı gibi multipl nörodejeneratif hastalıkların kökeninde yatan hücresel ve moleküler mekanizmalar alanında önde gelen araştırmacılardan bir tanesidir. https://www.youtube.com/watch?v=4UkZAwKoCP8

Mark ve ekibi, haftada iki kez tutulan orucun hem Parkinson hem de Alzheimer hastalığı riskini nasıl azalttığını tartışan bir kaç yazı yayınladı.

Mark Mattson, “Beslenmeyle ilgili değişimlerin beyine olan etkisi uzun zamandır bilinmektedir. Epilepsi nöbetine tutulan çocuklar diyete sokulduklarında veya oruç tuttuklarında daha az nöbete yakalandılar. Oruç tutmanın epilepsiye yakalanmış beyinlerde görülen haddinden fazla heyecanlı sinyalleri etkisiz hale getiren koruyucu ölçümlere yardımcı olduğuna inanıyoruz. Sağlıklı beyinler ise fazla yemek yediklerinde beyin fonksiyonuna zarar veren kontrol edilemez türden heyecan yaşayabilirler" dedi. Mattson ve bir diğer araştırmacı bunu Ocak ayında Nature Review Neuroscience dergisine bildirdi.

Oruç tutma beyninize yararlıdır ve bu, oruç tuttuğumuz zaman beynimizde meydana gelen yararlı nörokimyasal değişimlerle apaçık ortadadır. Oruç tutma, kavramsal fonksiyonu, nörotrofik faktörleri, strese karşı olan dayanıklılığı geliştirmektedir ve iltihabı azaltmaktadır.

Oruç tutma, beyninize bir meydan okumadır ve beyniniz, bu meydan okumaya kendisine stresle ve hastalık riskiyle başa çıkmasına yardım eden strese tepki veren yollara adapte olarak yanıt verir. Düzenli egzersiz yapıldığında meydana gelen değişimlerin aynısı oruç tutulduğu zaman da meydana gelir. Her ikisi de beyindeki protein üretimini arttırır, bunun sonucunda da nöronların, nöronlar arasındaki bağlantıların çoğalması ve sinapsların gücünün artması meydana gelir.

Oruç tutma, Hipokampus'taki kök hücrelerdeki yeni sinir hücrelerinin oluşumunu da canlandırabilir. Mattson, nöronlar için bir enerji kaynağı olan "ketonlar"dan bahsetmektedir ve oruç tutmanın ketonların üretimini arttırdığını ve bunun da nöronlardaki mitokondri sayısını arttırabileceğini söylemiştir.  Oruç tutma; sinir hücrelerindeki mitokondri sayısını da arttırmaktadır, bu da nöronların oruç tutarken strese adapte olmalarının sonucunda daha fazla mitokondri meydana getirmesiyle oluşmaktadır.
Nöronlardaki mitokondri sayısını arttırarak nöronların oluşma ve birbirleri arasında bağlantıları sağlama yeteneği de artmaktadır; bu da öğrenme, hafıza yeteneğini geliştirmektedir.

Mattson, aralıklar halinde tutulan orucun sinir hücrelerinin DNA'yı onarma yeteneğini de geliştirdiğini söylemiştir. 

Cell Stem Cell'in 5 Haziran tarihli sayısında Southern California Üniversitesi'nden olan araştırmacılar  uzun süreli devreler halinde tutulan orucun bağışıklık sistemi hasarlarına karşı koruduğunu ve daha fazlası, bağışıklık sistemi yenilenmesine neden olduğunu kanıtladılar. Araştırmacılar oruç tutmanın, kök hücreleri etkisiz halden kendi kendini yenileme haline geçirdiğini aktardılar. Oruç tutma, bir organ ya da sistemin kök hücre-temelli yenilenmesini de tetiklemektedir.

İnsanlar üzerinde yapılan klinik denemeleri kemoterapi gören hastalar kullanılarak yürütülmüştür. Hastalar uzun bir zaman yemek yememiştir bu da beyaz kan hücre sayımlarını muazzam derecede azaltmıştır. Araştırmacılar oruç tutmanın, farelerde kanın ve bağışıklık sisteminin yenilenmesinden sorumlu olan kan yenileyici kök hücrelerin yollarının sinyallerini değiştirip yenileyici değişimi başlattığını söylediler. Bu da, oruç tutmanın eski ve zarar görmüş bağışıklık hücrelerini öldürdüğünü gösteriyor ve beden toparlandığında bedenin kök hücreleri yeni, tamamen sağlıklı hücreleri oluşturuyor.

Southern California Üniversitesi'nde Hücre Biyoloğu olan Valter Longo şöyle diyor:  "Uzun süreli tutulan orucun kan yenileyici sistemin hücre-temelli yenilenmesinin katkısına bulunmada bu kadar çok etkiye sahip olabileceğini tahmin etmemiştik. Çok aç olduğunuzda, sistem enerji sağlamaya çalışıyor ve enerjiyi sağlamak için yapabileceği şeylerden bir tanesi de ihtiyaç duyulmayan bağışıklık hücrelerini, bilhassa zarar görmüş olanlarını kullanılır duruma getirmek. Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yaptığımız çalışmalarda, beyaz kan hücresi sayımının uzun süreli oruç tutulurken azaldığını fark ettik. Daha sonra, yeniden yemek yemeye başladığınızda ise kan hücreleri tekrar artış gösteriyorlar."

2007 yılında The American Journal of Clinical Nutrition'da oruç üzerine yapılan çeşitli bilimsel çalışmaların bilimsel bir değerlendirmesi yayınlandı. Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yapılan bir çok çalışma incelendi ve oruç tutmanın kardiyovasküler hastalık ve kanser hastalığı riskini azaltmada etkili bir yol olduğuna karar verildi. Oruç tutmanın şeker hastalığını tedavi etmede de muazzam bir potansiyele sahip olduğu da kanıtlandı.

http://www.collective-evolution.com/2015/12/11/neuroscientist-shows-what-fasting-does-to-your-brain-why-big-pharma-wont-study-it/'den  alıntı yapılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer