Bilim ve Din

Bilim ve Din

24 Ocak 2022 Pazartesi

İNSAN BEYNİ VE YAPAY ZEKÂ AL’İN BEYNİNİN ÖĞRENMESİ ARASINDAKİ FARK, BEYİN HÜCRESİ FARKLILIKLARINDAN KAYNAKLANIYOR


İngiltere, Imperial College Londra'daki  araştırmacılar; beyin hücreleri arasındaki değişkenliğin öğrenmeyi arttırdığını, beynin performansını ve geleceğin yapay zekâsı Al’i geliştirdiğini keşfettiler.

Yeni yapılan  bir araştırma; beyin ağlarındaki simülasyonların tekil nöronların elektriksel özelliklerini büktüklerinde, ağların benzer hücrelerden daha hızlı öğrendiğini keşfetti.

Araştırmanın yazarları; buldukları sonuçların beyinlerimizin neden başarılı olduğunu açıklamada ve sesleri, yüzleri tanıyan veya otomobil teknolojisinde kendi kendimize otomobil kullanmamızı sağlayan dijital asistanları, yapay zekâ sistemlerini geliştirmede yardımcı olacağını söylüyorlar.

Araştırma tezinin ilk yazarı, İngiltere Imperial College Londra'da Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde doktora öğrencisi olan Nicolas Perez konuyla ilgili şunları söyledi: "Beynin karmaşık görevleri çözmede başarılı olması için enerjisinin yeterli olmaya ihtiyacı var. Bizim araştırmamız, iki beyinde değişik türden nöronlar olduğunu ve yapay zeka Al sistemlerinin  iki gereksinimi de karşıladığını ve öğrenmeyi arttıracağını ispatlıyor."  Araştırmanın sonuçları Nature Communications adlı dergide yayınlandı.

Bir Nöron Neden Kar Tanesi Gibi?

Beyin; etrafımızdaki dünyayı tanımamıza olanak sağlayan geniş nöral ağlarla bağlı "nöron" adlı milyarlarca hücreden oluşuyor. Nöronlar, tıpkı kar taneleri gibiler. Uzaktan aynı gibi gözüküyorlar fakat denetlendiklerinde hiçbirinin birbirine benzemediği görülüyor.

Buna karşılık, yapay zekâ nöral ağında ise durum bunun tam tersi. Al'in teknolojisindeki nöronlar birbirinin aynısı fakat sadece bağlantıları değişkenlik gösteriyor. Al'in nöral bağlantıları gelişmiş hızlı teknolojiye rağmen insan beyni kadar hızlı ve doğru öğrenmiyordu. Araştırmacılarımız da bunun Al'in hücre değişkenliğine sahip olmamasından dolayı olup olmadığını merak ettiler. Araştırmacılar, hücrelerdeki değişkenliğin öğrenmeyi arttırdığını ve enerji tüketimini azalttığını keşfettiler.

Araştırmanın önde gelen yazarı, Imperial College Londra'nın Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünden Dr.Dan Goodman şu açıklamayı yaptı: "Evrim bize daha yeni yeni çözmeye başladığımız beyin fonksiyonlarını verdi. Araştırmamız, kendi insan biyolojimizden can alıcı dersleri öğrenip, yapay zekâ Al'i daha iyi geliştirebileceğimizi ileri sürüyor."

Çeviren: Esin Tezer
https://www.sciencedaily.com/releases/2021/10/211006112626.htm’den alıntı yapılarak çevrilmiştir.









19 Ocak 2022 Çarşamba

Beyinlerimizin Gördüğümüz Görüntüleri Güncellemesi Tıpkı Sosyal Medya Paylaşımlarımızdaki Gibi Biraz Zaman Alıyor

 

Beyinlerimiz, tıpkı sosyal medyadaki paylaşımlarımız gibi sürekli zengin görsel uyarımları yüklüyorlar. Fakat beynimizin en son gördüğü imajı gerçek-zamanlı olarak görmek yerine, onun daha önce gördüğü biçimleri (versiyonları) görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, Kaliforniya eyaleti Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmaya göre, beynimizin kendini tazeleme zamanı 15 saniyeyi buluyor!

Bu araştırmanın sonuçları Science Advances adlı dergide 12 Ocak 2022’de yayınlandı. Çalışma; beyinlerimizi birleştiren, ona sürekli görsel sabitlik hissi veren algı fonksiyonu olan “süreklilik alanı” adlı mekanizmayı açıklayan bir araştırma niteliğinde de oldu.    

Kaliforniya Üniversitesi’nde Psikoloji, Nörobilim ve Görsel Bilim Bölümü Profesörü ve bu tezin kıdemli yazarı olan David Whitney konuyla ilgili şöyle konuştu: “Eğer beyinlerimiz hep gerçek zamanı güncelleseydi, dünya sürekli gölge, ışık ve hareket dalgalanmalarıyla dolu gergin bir yer haline gelirdi. Bizler de hep halüsinasyon görürdük.” Tezin önde gelen yazarı İskoçya Aberdeen Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yardımcı Profesörü ve Dr.Whitney’nin laboratuvarında daha önce doktora sonrası tezini hazırlayan Mauro Manassi ise David Whitney’den sonra bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Beyinlerimiz bir zaman makinası gibiler. Zamanda bizleri geri götürüp getiriyorlar. Beyinlerimiz, her günkü yaşadığımız hayatlarla başa çıkabilmemiz için her görsel girdiyi 15 saniyede bir birleştiren etkiye sahip bir uygulamaymış (app) gibi davranıyorlar.

Manassi ve Whitney aktörler, onların dublörleri veya çekim hatalarını fark etmediğimiz, zamanla meydana gelen ve güç algılanan “değişim körlüğü” adlı mekanizmayı incelediler. Amazon Mechanical Turk adlı kitle paylaşım platformu aracılığıyla 100 deneği bu araştırma için işe aldılar. Kesintisiz dönüşüm halindeki 30 saniyelik videolarda çok yakından çekilen fotoğraflar yaşa ve cinsiyete göre incelendi.   

Videolardaki imajlar baş bölgesini veya yüzdeki tüyleri kapsamadı. İmajlarda sadece gözler, kaşlar, burun, ağız, çene ve yanaklar vardı böylelikle, açılan alın bölgesi gibi yüzlerin yaşlarıyla ilgili az bir ipucu bulunmaktaydı. Deneklerden videoyu izledikten sonra bir yüzü tanımaları istendiğinde, katılımcılar son görüntü yerine en güncellenmiş imajı temsil eden videonun ortalarındaki bir görüntüyü seçiyorlardı.   

Sonuçlar, beynin görsel uyarımları işlemden geçirirken hafif geciktiğini ileri sürüyor. Bunun da hem pozitif hem de negatif anlamları var. Manassi konuyla ilgili sözlerini şöyle tamamladı: “Beynimizin bu gecikmesi her gün bombardımana tutulduğumuz hissine kapıldığımız görsel girdiyi önlemek için harika, fakat bu durum ölümle sonuçlanabilecek cerrahi bir duruma da sebebiyet verebilir. Örneğin, radyologların tümörleri görüntüleme ve cerrahların önlerindekileri görmede gerçek-zamana ihtiyaçları var. Eğer beyinleri bunun bir dakika öncesinden daha az sürede olup biteni görmeye eğilimliyse, bir şeyleri kaçırabilirler.”     

Çeviren: Esin Tezer

http://www.sciencedaily.com/releases/2022/01/220113194121.htm’den alıntı yapılarak çevrilmiştir.