Bilim ve Din

Bilim ve Din

27 Kasım 2021 Cumartesi

“MANEVİ DENEYİMİN NÖROBİYOLOJİK EV’İ” PARİETAL KORTEKS

 


Frontal Lob (Ön Lob), Parietal Lob, Oksipital Lob, Temporal Lob.

Bir grup bilim adamı, insanların manevî (spritüal) deneyimleri dinî olsun veya olmasın aktif hale gelen beyin bölümünün yerini saptadı.

Araştırmacılar, beynin bu bölümünü manevî deneyimin “Nörobiyolojik Ev’i” olarak adlandırdılar. Bu bölge, insanlar kendilerinden daha kuvvetli bir güçle bağlantı kurarken etkilenip deneyimlediklerinde aktif hale geldi.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Yale Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi, Manevî Zihin Beden Enstitüsü’ndeki bilim adamları tarafından yapılan bu yakın zamandaki çalışma; farklı dinlere ve farklı manevî inançlara sahip insanların deneyimlerine dayanarak yapıldı.   

“Manevî Deneyimin Nörobiyolojik Ev’i”

Manevî deneyimleri işlemden geçiren beyin bölümü “Parietal Korteks”ti veya daha açık söylemek gerekirse, “Sol Alt Parietal Lob”tu. Beynin bu kısmı bir kişi bir başka kişinin varlığının farkına varırsa da aktif hale geliyordu. Kişi dikkat yeteneklerini kullandığında da bu bölge uyarılmış hale geldi.

Bu çalışmayı yürüten Yale Çocuk Çalışması Merkezi ve Nörobilim Departmanı’nda Psikiyatri Profesörü olan Marc Potenza’ydı. Araştırmacılar, çalışma esnasında 27 genç yetişkinle görüşme yaptılar. Bilim adamları; katılımcılara geçmişteki stresli, rahatlatıcı ve manevî deneyimleri hakkında sorular sordular. Katılımcılara bu görüşmeden sonra kişisel aşkın (transandantal) deneyimlerine dayanan kayda alınmış materyaller dinletildi ve onların beyin Fonksiyonel Manyetik Rezonans taramaları alındı. 

Fonksiyonel Manyetik Rezonans taramaları, farklı manevî deneyimlerle bile beyinlerin Parietal Korteks’ten gelen birbirine benzer aktiviteyi sergilediğini gözler önüne serdi! Katılımcıların beyin dalgaları, onlar o kayıtları dinlerken veya o aşkın haldeyken birbirine benzer modelleri yansıttı!

Çalışmayı Cerebral Cortex adlı dergide yayınlayan bilim adamları, "Beyindeki nötr yani rahatlama haliyle manevî hali karşılaştırıp, gözlemledik. Sol Alt Parietal Lob’da (IPL) azalmış bir aktivite vardı. Bu sonuç da, IPL’nin manevî deneyimler esnasında algısal işlemden geçirme ve kişisel diğer rolleri üstlendiğini ileri sürüyor” şeklinde yazdılar.

Çalışma, beynin duyusal ve duygusal işlemden geçirmeden sorumlu olan bölgesi Medial Talamus ve Kaudat’ın stresle karşılaştırıldığında manevî uyarılışa daha az yanıt verdiğini de gözler önüne serdi.

Manevî Deneyim ve Zihinsel Sağlık

Katılımcılar farklı manevî deneyimlerine rağmen birbirine benzer beyin aktivitelerini sergilediklerinden dolayı bilim adamları, manevî deneyimin kişinin dindarlık seviyesiyle sınırlı olmadığını belirttiler.

Manevî deneyim; gönülde Tanrı’yla söyleşide bulunma hissi de olabilir, doğada tek başına olma veya insanlığı kucaklama hissi de olabilir. Manevî deneyim, spor yaparken hissettiğimiz o coşkun ve mutlu hal gibi basit bir deneyim de olabilir.

Araştırmacılar; sonuç olarak çalışmanın, uzmanların manevî deneyimin insanların zihinsel sağlığını nasıl etkilediğini anlamalarına yardımcı olabileceğini söylediler.

Çeviren: Esin Tezer

https://www.techtimes.com/articles/229277/20180604/scientists-locate-spiritual-part-of-brain-not-necessarily-activated-by-religion.htm’den alıntı yapılarak çevrilmiştir.


1 Kasım 2021 Pazartesi

Koku Duyumuz Yakın Çevremizdeki Tehlikelerden Bizleri Koruyan En Önemli Becerimiz

 

Tehdit oluşturan bir şeyin kokusunu algılamak ve ona karşı tepki gösterme becerisi, insanların ve tüm memelilerin hayatta kalabilmesi için var olan şeydir. İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nde araştırmacılar, eşi benzeri olmayan bir tekniği kullanarak olağan tehlike olan kokuyu algıladığında beynin Merkezi Sinir Sistemi’nde neler meydana geldiğini araştırdılar. PNAS dergisinde yayınlanan çalışma, kokusu hoş olmayan negatif kokuların kokusu hoş olan pozitif kokulardan önce beynimizde işleme alındığını ve bunun fiziksel olarak vücudumuzu tetiklediğine işaret ediyor.        

Araştırmanın önde gelen yazarı, Karolinska Enstitüsü’ndeki Kliniksel Nörobilim Departmanı’nda Araştırmacı olarak görev yapan Behzad Iravani konuyla ilgili şunları söyledi: ”Hoş olmayan kokuları insan beyninin bir tehlike olarak algılaması uzun süredir bilinçli, idraksal bir süreç olarak biliniyordu.  Üzerinde çalıştığımız araştırma ilk kez bizlere bunun beynimizde bilinçsiz ve son derece hızlı bir biçimde oluştuğunu kanıtlıyor.”         

Karolinska Enstitüsü’ndeki araştırmacılar ilk kez kokuları işlemden geçiren, beynin hareket ve kaçınma davranışından sorumlu olan kısmına sinyaller gönderen “Koku Alma Soğanı” olarak bilinen bölgenin sinyallerini ölçen bir metodu geliştirdiler. Sonuçlar, katılımcılar üzerinde yapılan 3 araştırmaya dayandı. Katılımcılardan 6 ayrı kokuyla ilgili olan deneyimlerini derecelendirmeleri istendi. Kokulardan bazıları pozitif, bazıları negatif kokulardı. Onlar derecelendirme yaparlarken verdikleri tepkilerden Koku Alma Soğanı’nın Elektrofizyolojik aktivitesi ölçüldü.    

Araştırmanın ikinci yazarı, Karolinska Enstitüsü’nde Kliniksel Nörobilim Departmanı’nda Doçent Dr. olan Johan Lundström, konuyla ilgili şöyle konuştu: “ Koku Alma Soğanı, 300 m. civarındaki negatif kokulara karşı çok hızlı tepki veriyor ve beynin Motor Korteks’ine direkt sinyal yolluyor. Sinyal, kişinin beyninin bilinçsiz bir şekilde o kokudan ve o kokuya neden olan merkezden uzaklaşmasını sağlıyor. Araştırma sonuçlarımız gösteriyor ki, koku duyumuz yakın çevremizdeki tehlikelerden bizleri koruyan en önemli becerimiz. Bu becerimiz de, beynimizde görsel ve işitsel duyularımızdan daha bilinçsiz bir şekilde meydana geliyor.    

https://www.sciencedaily.com/releases/2021/10/211014100139.htm’den alıntı yapılarak çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer