Bilim ve Din

Bilim ve Din

19 Mayıs 2022 Perşembe

Zihnimizin Gördükleri Gerçekte Olduğu Gibi mi? Yeni Araştırma, İmajları Nasıl Farklı Algıladığımızı İspatlıyor

 

İster sanat olsun, ister fotoğrafçılık veya film olsun aslında 3D (3 boyutlu) yaşadığımız dünyayı hepimiz 2D (2 boyutlu) olarak görmeye alışkınız. Fakat gözlerimizi kapadığımızda görmekte olduğumuz şeyleri gözümüzün önünde nasıl canlandıracağız?

İngiltere’deki Plymouth Üniversitesi ve Essex Üniversitesi bu soruyu araştırdı. Araştırmada pek çok yetişkinin kendi imajını tam olarak hayal etmekte zorlandığı,  katılımcıların imajlarını tümüyle işlemden geçmiş bilgi-yüklü bir surette gördükleri keşfedildi.  

Araştırmacılar, 58 yetişkin katılımcıya duvardaki 2 çizgiyi gösterdiler. Çizgilerden ikisi de aynı uzunluktaydı fakat bir tanesi katılımcıya daha yakındı ve bu yüzden de görsel olarak daha uzun gözüküyordu.

Katılımcılara daha yakın olan çizginin daha uzun olduğu söylenmesine rağmen, katılımcıların neredeyse yarısı çizgilerin aynı gözüktüğü fikrine vardı. Çizgilerin fotoğrafını çektiklerinde ve imajda ne kadar zaman gözüktüklerine dair soru sorulduğunda ise yanıtlarını değiştirdiler; şimdi daha yakın olan çizgi daha uzun gözüküyordu! Görüşleri yeniden sorulduğunda ise ilk verdikleri yanıta geri döndüler.

Bu da bize katılımcıların görüntülerinin 2 boyutlu imajının neye benzediğinin bariz bir şekilde farkında olmalarına rağmen gerçek duyusal girdiye farklı davrandıklarını ispatlıyor. “Görüntünün Yakınsal Sunumları (Proximal Represantations)” adı verilen fikre direndiler (yani, beyinlerimizin var olan şeylerin nisbi büyüklüğünü ve uzaklığını düzeltmeden önce o şeylerin nasıl gözüktüğü fikrine).

Araştırmanın başyazarı, Plymouth Üniversitesi’nde Psikoloji Öğretim Üyesi olan Dr. Steven Samuel konuyla ilgili şunları söyledi: ”Her birimizin farklı şeyleri nasıl gördüğü, hayaline getirdiği gerçekten de karmaşık ve heyecan verici bir şey! Katılımcılarımızın neredeyse yarısının 2 boyutlu bulgusunu çok ilginç bulmadığını söylemeliyim.”

Dr. Samuel, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir sonraki soru, insanların neden bu şekilde düşündüğü olacaktır. 2 boyutlu olarak düşünemiyorlar mı yoksa düşünmemeyi mi seçiyorlar? Bundan emin değiliz fakat bunun açıklaması şu olabilir: İnsanlar, görüntünün düz imajla eşit olabildiği prensibine direniyorlar. Bu, aslında tek kavrayabildikleri düzeltilmiş gerçek görüntüdür. Araştırma bize yetişkinlerin içerik izin verse bile o görüntüyü yakınsal olarak değerlendirmekten uzak durduklarına işaret ediyor. Bu da, bunu ille de yapamadıkları manasına gelmiyor.”

Çeviren: Esin Tezer

https://www.sciencedaily.com/releases/2021/09/210902125031.htm’den  çevrilmiştir.