Bilim ve Din

Bilim ve Din

25 Şubat 2016 Perşembe

ÖZGÜR İRADE???



San Francisco State Üniversitesi araştırmacısı tarafından ileri sürülen yeni bir teoriye göre, kişinin düşüncelerini ve hareketlerini yönetiyor görünen içsel diyalog olan bilinç, inanıldığının aksine çok daha az bir güce sahip! Bilinç; denetlemeye çalışan aktif bir güç olmak yerine, pasif  bir kanal vazifesini görüyor. 


Psikoloji Doçenti Ezequiel Morsella'nın "Pasif Çerçeve Teorisi", bilinçli bir zihnin farklı dilleri konuşan konuşmacıların yorumcusu gibi olduğunu ileri sürüyor.

Morsella, "Yorumcu, bilgiyi sunar ama tartışmaları yapan veya paylaşılan bilgi üzerine hareket eden biri değildir. Benzer bir şekilde, bilincimizde algıladığımız bilgi ne bilinçli aşamalar tarafından oluşturulmuştur  ne  de bilinçli aşamalar tarafından bir reaksiyona uğrar. Bilinç, aracıdır ve sandığınız kadar da işlevi yoktur. 


Morsella'nın görüşüne göre, insanların bilinçli zihinlerine atfettikleri "Özgür İrade"; yani bilincin "karar verici" olması, yol haritasını bize göstermesi diye bir şey yok! Bilinç, bunun aksine sadece "istemli bir hareketi" veya iskelet-kas sistemiyle alakalı, bir amaca yönelik hareketi denetlemek için bilgi aktarımında bulunuyor.


Morsella, bilincin internetle karşılaştırılması gerektiğini ileri sürüyor. İnternet; kitaplar almak için, otel odası rezervasyonu yapmak için ve diğer binlerce görev için kullanılabilir. İnternet inanılmaz güçlü gözükebilir. Fakat gerçekte, bir dizüstü bilgisayarı  ya da akıllı telefonu kullanan insan kontrolü elinde tutmaktadır. İnternet, kendi özgür iradesi olmadan aynı temel işlemi yürütmektedir!


Pasif  Çerçeve Teorisi, bir bilinçli düşüncenin bir diğerine yönelttiği içgüdüsel inancına da meydan okumaktadır. Morsella, "Bir düşünce bir diğerini bilmez, çoğunlukla birbirlerini kullanırlar ve aynı, bilinçli olmayan bilgiye göre hareket ederler. Bir düşünceniz vardır, sonra bir diğer düşünceniz olur ve bir düşüncenin bir diğerine yönlendirdiğini düşünürsünüz fakat bu, sürecin gerçekten nasıl işlediği değildir" dedi.


Morsella ve ekibinin 10 yıldan fazla bir zamanda geliştirdiği teorinin kabul edilmesi ilk başlarda zor oldu. Ezequiel Morsella, "Bu sonuca varmanın neden bu kadar uzun zaman aldığının birinci nedeni, insanların bilincin ne olduğunu ve onu ne için kullandıklarını karıştırmaları. Ayrıca, bilince olan pek çok yaklaşım hareket yerine algıya odaklanıyor" şeklinde konuştu. 


Morsella, teorinin zihinsel hastalıkların üzerinde çalışılması için ana içeriklere de sahip olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: "Sahip olmamanız gereken şeye karşı neden bir dürtü ya da düşünceye sahipsiniz? Çünkü bir bakıma bilinç sistemi, bir şeyi düşünmemeniz gerektiğini bilmiyor. Dürtü oluşturucu dürtünün diğer düşüncelerle veya devam eden hareketlerle alakasız olduğunu bilmiyor. Morsella, sözlerine bilinç üzerinde çalışmanın karmaşık olduğunu ilave etti. Çünkü, bilinçli zihnin kendi üzerinde çalışıldığını görmek zorluk yaratıyor.


Ezequiel Morsella sözlerini şöyle tamamladı: "İnsanlık tarihinin çoğu zamanında avcılık yaptık, bir araya geldik. Hızlı hareket etmenizi, gönüllü hareketlerde bulunmanızı gerektiren  acil sorunlarımız oldu. Bilinç, kendini anlamak yerine bu tür hareketlerle evrim geçirdi".  


https://www.sciencedaily.com/releases/2015/06/150623141911.htm'den alıntı yapılarak çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer

12 Şubat 2016 Cuma

Sigara içmenin vücut üzerindeki 27 etkisi



Sigara içmenin vücut üzerindeki 27 etkisi :

1- Ruh halinin kolayca etkilenmesi

2- Görüş bozukluğu

3- İştahın kesilmesi

4- Endişe ve sinirlilik hali

5- Öksürme

6- Gribe ve nezleye kolay yakalanma

7- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (Koah)

8- Akciğer kanseri

9- Bronşit

10-Kan damarlarının daralması

11- Kan pıhtılaşmasının fazla olması

12- Yüksek kolesterol

13-Kan kanseri

14- Kalp hastalıkları

15- Sarı renkli parmaklar

16- Lekeli dişler

17- Kırışmış bir cilt

18- Üzerine koku sinmiş saçlar

19- Kötü dişler

20- Şeker hastalığı (Diyabet) komplikasyonları

21- Kanser oluşumuna yol açma

22- Erkeklerde ereksiyon bozukluğu

23- Kısırlık

24- Kadınlarda erken menopoza girme

25- Rahim ağzı kanseri

26- Hamilelik döneminde sorunlar

27- Yeni doğan bebeklerde sorunlar


http://www.healthline.com/health/smoking/effects-on-body'den alıntı yapılarak çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer

3 Şubat 2016 Çarşamba

ALKOL ve BEYİN



Pek çoğumuz içki alışkanlığının dışarıdan gözüken belirtilerine şahit olmuşuzdur: Sendeleyerek yürümek, geveleyerek konuşmak ve hafıza kaybı. İçki içen insanlar denge sağlamada, karar vermede ve koordinasyonda sorun yaşarlar. Uyartılara yavaş tepki gösterirler, bu yüzden de alkollü araba kullanmak çok tehlikelidir. Tüm bu fiziksel işaretler, alkol beyni ve merkezi sinir sistemini etkilediği için meydana gelir.

Alkol, beyin kimyasını nörotransmitterların (sinir ileticilerinin) seviyelerini değiştirerek etkiler. Neurotransmitterlar; düşünce süreçlerini, davranışı ve duyguyu tüm beden boyunca denetleyen sinyalleri ulaştıran kimyasal habercilerdir.

Nörotransmitterlar  ya heyecan verici olurlar, yani beynin elektriksel aktivitesini uyarırlar veyahut da engelleyici olurlar, yani beynin elektriksel aktivitesini azaltırlar. Alkol, beyindeki engelleyici GABA nörotransmitter'ının etkilerini arttırır. GABA, alkoliklerde sıklıkla meydana gelen uyuşuk hareketlere ve geveleyerek konuşmaya yol açar. Alkol, aynı zamanda da uyarıcı glutamat nörotransmitterını engeller. Bu uyarıcıyı bastırma, bir bakıma fizyolojik yavaşlamaya neden olur. Beyinde GABA'nın artışı ve glutamatın azalmasına ilaveten alkol; beynin ödül merkezindeki dopamin kimyasalının miktarını arttırır, bu da içki içilirken zevk duygusuna yol açar.


Alkol, beynin farklı bölgelerini değişik şekillerde etkiler:

  • SEREBRAL KORTEKS: Alkol; düşüncenin yönlendirildiği ve bilinç odaklı olunan bu bölgede davranışsal kısıtlama yapıcı merkezleri bastırarak kişiyi daha az çekingen yapar.  Alkol; gözlerden, kulaklardan, ağızdan ve diğer algılardan gelen bilgi süreçlerini yavaşlatır ve sağlıklı düşünmeyi zorlaştırarak düşünce süreçlerine engel olur.
  • SEREBELLUM: Alkol, bu merkezin hareketini ve dengesini etkiler; bunun sonucunda da sendeleme, "zil zurna sarhoş olmuş" diye tabir ettiğimiz vücut dengesini kaybetme meydana gelir.
  • HİPOTALAMUS ve HİPOFİZ BEZİ: Hipotalamus  ve Hipofiz bezi, otomatik beyin fonksiyonlarını ve hormon salgılanmasını koordine eder. Alkol, cinsel uyarılma ve performansı denetleyen Hipotalamustaki sinir merkezlerini bastırır. Cinsel dürtü artsa bile, cinsel performans düşer.
  • OMURİLİK (MEDULLA): Beynin bu bölgesi nefes alma, bilinç ve vücut derecesi gibi otomatik fonksiyonları idare eder. Alkol, omuriliği etkileyerek uyku halini azaltır. Ayrıca, nefes almayı zorlaştırır ve düşük vücut ısısına yol açar bunlar da yaşamı tehdit ederler.

Alkol, kısa devrede insanların neler yaptıklarını unuttukları kısa-süreli şuur kayıplarına yol açar. Alkolün beyindeki uzun devreli etkileri ise daha da zarar vericidir!

http://science.howstuffworks.com/life/inside-the-mind/human-brain/alcoholism4.htm'den alıntı yapılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer