Bilim ve Din

Bilim ve Din

23 Şubat 2015 Pazartesi

ERKEK ve KADIN BEYNİ ARASINDAKİ BİYOLOJİK FARKLILIKLAR





Ne tür bir beyniniz var? Cambridge Üniversitesi'ndeki Otizm Merkezi'nin yöneticisi Simon Baron-Cohen, erkek ve kadın beyni arasında biyolojik olarak büyük farklıklar olduğunu söylüyor! Penguin tarafından yayımlanan kitabı "Temel Fark: Erkek ve Kadın Beyniyle İlgili Gerçek" te Baron-Cohen, erkek ve kadın zihninin ortalama olarak reddedilemez biçimde biraz farklı karakterlere sahip olduğunu  ispatlıyor. Erkekler daha çok sistemleri analiz etmede daha iyiyken (sistematikleştirmede daha iyilerken), kadınlar ise diğer insanların duygularını okumada daha iyiler (empati kurmada daha iyiler). Baron-Cohen, bu farklılığın kültürden değil, biyolojiden kaynaklandığını söylüyor!

FARKLILIKLAR: 
-Hücre sayıları: Erkekler, kadınlardan %4 daha fazla beyin hücresine ve yaklaşık 100 gram da daha fazla beyin dokusuna sahipler. Pek çok kadın bana aynı şeyleri yapmak için erkeklerin neden daha fazla beyin dokusuna ihtiyacı olduğunu sordu!
-Hücresel bağlantılar: Bir erkeğin daha fazla beyin hücresi olsa bile, kadınların beyin hücreleri arasında daha fazla dendritik bağlantılara sahip olduğu bildirildi. 

 -Korpus Kallozum büyüklüğü: Bir kadın beyninin daha büyük Korpus Kallozum'a sahip olduğu bildirildi. Bu demektir ki, kadınlar sağ ve sol beyin yarıküresi arasındaki bilgiyi (veriyi) daha iyi transfer ediyorlar. Erkekler daha çok sol beyinlerini kullanırlarken, kadınlar ise iki tarafa da erişim halindeler.
-Dil: Lisan erkekler için çoğu kez sadece baskın olan yarıkürededir (genellikle sol taraf), fakat çok sayıdaki kadın, dil için beyninin her iki tarafını da kullanıyor gözüküyor. Bu da onlara farklı bir avantaj sağlıyor. Eğer bir kadının beyninin sol ön tarafına felç gelmişse, beyninin sağ ön tarafında hâlâ dil hafızasını muhafaza eder. Aynı sol taraflı beyin hasarına sahip olan erkeklerin ise tamamen iyileşmesi daha az olasıdır.
-Limbik büyüklük: Yeni yapılan bir araştırma, kadınların ortalama olarak erkeklerden daha büyük ve daha derin bir limbik sisteme sahip olduğunu ispatladı. Bu da, kadınlara birtakım  avantajları ve dezavantajları getiriyor. Kadınlar daha büyük ve daha derin bir limbik sisteme sahip olmalarından ötürü daha duygusaldırlar, hissettiklerini erkeklerden daha iyi açıklayabilirler. Diğer insanlara bağlanmak için daha fazla yetenekleri vardır (bundan dolayı, kadınlar çocuk bakıcısıdırlar. Dünya üzerinde, çocuklara erkeklerin baktığı bir toplum yoktur). Kadınlar daha keskin koklama algısına sahiptirler. Bu, anneyi küçükken tanıma ihtiyacından gelişmiş evrimsel bir ihtiyaç olabilir. Daha büyük bir limbik sisteme sahip olmak; bir kadını bilhassa regl olmadan önce, ergenlik dönemindeki hormonel değişimlerde, çocuk doğumundan sonra ve menopozda daha hassas yapabilir. Kadınlar, erkeklerin üç katı daha fazla intihara teşebbüs ederler. Buna rağmen, erkekler kadınların üç katı daha fazla kendilerini öldürürler; çünkü  kendilerini  öldürmede daha şiddetli yöntemleri kullanırlar  (Kadınlar yüksek dozda ilaçla intihar ederken, erkekler ya kendilerini tabancayla vururlar ya da kendilerini asarlar). Erkekler insanlarla kadınlardan daha az bağlantıdadırlar.  Diğer insanlarla bağlantıda olmama da, intiharı tamamlama riskini arttırır!

http://www.doctorhugo.org/brain4.html'den çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer

18 Şubat 2015 Çarşamba

BEYİN HAKKINDA BİLİNEN 5 YAYGIN EFSANE



Çocukların öğrenme şekliyle ilgili bazı bilinen fikirler, eğitimcileri ve anne-babaları yanlış öğretim prensiplerine yönlendirebilir. 
EFSANE: İNSANLAR BEYİNLERİNİN SADECE YÜZDE 10'UNU KULLANIYORLAR.
GERÇEK DURUM: Yüzde 10 söylentisi, (bazen de yüzde 20) sadece bir şehir efsanesidir. 2011 yılı yapımı olan Sınırsız (Limitless) adlı sinema filminde,  hikayedeki kahramana muazzam bir hafıza ve analitik düşünce gücü vermiştir. Bu efsane de ondan uyarlanmıştır. Öğretmenler sınıfta öğrencilerin daha çok uğraş göstermeleri için ısrar edebilirler. Fakat bunu yapmak, "kullanılmayan" nöral devreleri aydınlatmayacaktır. Akademik başarı, yalnızca nöral  yoğunluğu faaliyete geçirmeyle gelişmez!

EFSANE: “SOL BEYİN” ve “SAĞ BEYİN” İNSANLARI FARKLI DÜŞÜNÜR. GERÇEK DURUM: Rasyonel bir sol beyine ve sezgisel, artistik bir sağ beyine sahip olduğumuz bakış açısı boş laftır: İnsanlar idraksal fonksiyonlar için beynin iki yarıküresini de kullanırlar. Sağ beyin/sol beyin düşüncesi; pek çok insanın dili ve uzamsal yetenekleri daha çok sol yarıkürede işlemden geçirdiği ve duygusal ifadeyi de sağ yarıkürede işlemden geçirdiği idrakından çıkmıştır. Psikologlar, farklı kişilikler arasındaki farklılıkları açıklamak için bu düşünceyi kullandılar. Eğitimde uygulanan programlar, o az güvenilen rasyonel "sol beyin" aktivitelerinden açığa çıkmıştır. Beyin-imajlama çalışmaları, sağ yarıkürenin yaratıcılığın mahali olduğuna dair hiçbir kanıt göstermemektedir. Beyin, okuma ve matematik için hem sol yarıküreyi hem de sağ yarıküreyi kullanır.

EFSANE: YENİ BİR DİL ÖĞRENMEDEN ÖNCE, MUTLAKA BAŞKA BİR DİLİ KONUŞABİLİYOR OLMALISIN. GERÇEK DURUM: İngilizce'yi Fransızca'yla birlikte öğrenen çocuklar, bir dili diğeriyle karıştırmazlar ; onu yavaşça ve hazmederek geliştirirler. Dillerin birbirine karışması fikri,  beynin farklı alanlarının beceriklilik için yarıştığını ileri sürmektedir.  İki dili aynı anda öğrenen küçük çocuklar, gerçekte dilin tüm yapısının daha iyi genelleşmiş bilgisini kazanırlar. 

EFSANE: KADIN VE ERKEK BEYNİ, ÖĞRENME YETENEKLERİNİ BELİRLEME ŞEKİLLERİNDE FARKLILIKLAR GÖSTERİR. GERÇEK DURUM: Erkek ve kadın beyinlerinde farklılıklar mevcuttur ve kendine özgü olan fizyolojileri, beyinlerinin fonksiyonel olmasında farklılıklara yol açabilir.  Buna rağmen, hiçbir araştırma yeni becerileri öğrenirken nöron bağlantılarının nasıl geliştiği konusundaki  cinsiyet ayrımcı farklılıkları ispatlayamamıştır. Cinsiyet farklılıkları ortaya çıksa bile, küçük ve ortalama bazlı farklılıklar olacaklardır. Bir başka deyişle; bu iddia belirtilen herhangi bir kişiyle ya da konuyla bağlantılı olmayacaktır.

EFSANE: HER ÇOCUĞUN KENDİNE ÖZGÜ BİR ÖĞRENME ŞEKLİ VARDIR. GERÇEK DURUM: Bir öğrencinin duyusal bir girdinin belirli bir türüyle, dinleyerek öğrenmeye karşılık "görsel öğrenerek" daha iyi öğrendiği fikri; yeni yapılan çalışmalarda pek fazla doğruluk kazanmamıştır. Bu ve diğer efsaneler, halk efsaneleri; maalesef bilimsel gerçekleri geçmiş görünmektedir! Nöro-eğitimin geleceğiyle ilgili Britanya'daki panele başkanlık eden nöro-bilim adamı Uta Frith, anne-babaları ve eğitimcileri dikkatli şekilde davranmaya çağırıyor: “Eğitim nöro-bilimi bilgisi için halk tarafından muazzam bir talep var. Bu nedenle; tamamen test edilmemiş, denenmemiş ve çok bilimsel olmayan metodlar da maalesef mevcut."

http://www.scientificamerican.com/article/five-common-myths-about-the-brain/'den çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer