Bilim ve Din

Bilim ve Din

29 Aralık 2015 Salı

BEYNİMİZ VE LOBLARI


Dopamin'in enerji sağladığı Frontal loblar Beta dalgalarını üretirler ve düşünceyi denetlerler.  Gamma Aminobutirik asit (GABA)'nın  sakinliği sağladığı Temporal loblarda Teta dalgaları üretilir ve dinleme denetlenir. Asetilkolin'in beyne hız verdiği Paryetal loblarda Alfa dalgaları üretilir ve hafıza denetlenir. Seratonin'in canlandırıcı güç verdiği Oksipital loblarda Delta dalgaları üretilir ve görüş denetlenir. Psikolojik tabiatlara gelince; stratejik düşünenlerin Frontal lobları baskındır, gelenekselci olanların Temporal lobları baskındır, idealist olanların Paryetal lobları baskındır ve sanatçı olanların da Oksipital lobları baskındır. Beyin; tüm lobları tarafından paylaşılan fonksiyonlarıyla doğası gereği çok "esnektir". IQ'nun kavramayla ilgili fonksiyonları, dikkat ve hafızanın her biri dört türe ayrılır, esasen belirli loblarla birbirleriyle bağlantıdırlar.

Bu yazı Dr. Ayşegül Çoruhlu'nun (www.alkalidiyet.com) instagram'da paylaştığı "Life Extension For The Brain - Beynin Yaşam Uzunluğu" adlı yazıdan alıntı yapılarak çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer  

22 Aralık 2015 Salı

Dua etmek, beyni ve bedeni nasıl değiştiriyor?




 Efendimiz (sav)'e sonsuz sâlât ve selâm olsun...

Tanrı kelâmını ispatlamak için bilime ihtiyaç duymasak da, onun beyni ve bedeni nasıl değiştirdiğini görmek çok etkileyici! Bazılarınız duanın beyni ve bedeni nasıl değiştirdiğini kendinizde ya da başkalarında görmüş olabilirsiniz. Eğer görmediyseniz, bunu kesinlikle görebilirsiniz.Bilim adamları, manevî deneyimi ve ilâhi güçle bağlantı kurduğuna inanan insanların beyinlerinde ve bedenlerinde neler meydana geldiğini anlamaya çalışıyorlar.Bu yeni araştırma alanı "nöroteoloji" olarak adlandırılıyor.  Bilim adamları, dua ve meditasyonla uğraşan insanların beyinlerinin farklı olduğunu keşfettiler. 

Nöroplastisite
Düşüncelerin ve hayalinde canlandırmanın beynimizi nasıl değiştirdiği hakkındaki önceki yazılarımdan beyinlerimizin verdiğimiz iyi veya kötü bilgiye dayanarak hiç durmaksızın kendini yapılandırdığını biliyoruz.
Pennsylvania'daki Thomas Jefferson Hastanesi ve Tıp Okulu'nda araştırma direktörü olan ve "Tanrı, Beyninizi Nasıl Değiştiriyor" kitabının yazarı olan Dr. Andrew Newberg, "Bir şeye ne kadar odaklanırsanız; (bu şey ister matematik olsun, ister araba yarışı olsun ya da Tanrı olsun hiç fark etmez) o şey sizin için ne kadar fazla gerçekleşirse, o kadar fazla beyninizin nöral bağlantılarına yazılmış olur" diyor. 
Nöroplastisite, spor salonuna gittiğimizde kaslarımızı şekillendirdiğimiz gibi beynimizi de şekillendirebileceğimiz gerçeğidir. Tanrı kelâmında güç olduğunu biliyoruz ve o DNA'mıza verdiği  hakikatlerin gücünü beynimizde aktive edebiliriz. 

Odaklanmış dikkat:Dua, beyni değiştiriyor
Dr. Caroline Leaf'e göre, 8 haftalık süre içerisinde günde 12 dakika "odaklanılmış" dua etmenin beyin taramasında ölçülebilecek düzeyde beyni değiştirebildiği keşfedildi. Bu tür bir dua, beyindeki sosyal etkileşim ve diğerlerine hassasiyet gösterme alanlarının aktivitesini arttırıyor. O, odaklanma ve yöneliş arttıkça beyindeki frontal lob aktivitesini de arttırıyor.
Bir başka çalışmada da bir yönelişle yapılan duanın beyni değiştirdiği gibi fiziksel maddeyi bile değiştirdiğine işaret ediliyor. Araştırmacılar 30 saniye kadar bir yönelişle düşünülen düşüncenin lazer ışığını etkilediğini keşfettiler.
Toksik düşünce  beyne zarar verse de, dua;  bu zararı tersine çevirebilir ve beynin ve bedenin gelişmesine neden olur. Beynin beynimizi ve hatta maddenin kendisini değiştirmesi için olan gücüne karşı artan bir ilgi var.  
Dr. Andrew Newberg, MRI beyin taramalarının dua etmenin ya da meditasyon yapmanın gücünü kanıtlayan çalışmasını yürüttü. Çalışma, duanın beyne fiziksel bir antrenman gibi olduğunu da kanıtladı. 
Şaşırmayın, bu bir egzersiz! Yaşam boyu devam eden bir yolculuk! Onu ne kadar çok uygularsanız, o kadar fazla yapılması kolay ve doğal hale gelir! 

http://renewingallthings.com/spiritual-health/how-prayer-changes-the-brain-and-body/'den alıntı yapılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer


10 Aralık 2015 Perşembe

İkinci beyniniz kalp nöronlarınızda



Kalpteki "küçük beyin"

Kanada, Montreal'den nörolojist Dr. Andrew Amour;  kalpte küçük fakat karmaşık bir şekilde organize olmuş komplike nöronlar topluluğunu keşfetti. Kalbin sinir sistemi; beyinle iletişim kuran, "duyusal aksonlar" olarak da adlandırılan yaklaşık 40,000 nöronu kapsıyor. Dr. Amour, bunu "Kalpteki küçük beyin" olarak adlandırıyor. Hafızanın dağılımsal bir işlem olduğu yıllardır biliniyor. Hafızayı bir nörona veya beyindeki nöronlara yerleştiremezsiniz. Hafızanın kendisi sinir sistemi aracılığıyla yayılır. Öyleyse, bunu neden beyinde yapmasın?

DURUMLAR


Aşağıdaki durumlar kalp nakli yapılan hastalarda gerçekleşen durumlara işaret etmektedir. Sadece birkaç durumda yeni ve sıra dışı bir olay meydana gelmiştir. Kalp nakli yapılan hastalar donörlerinin beğendiklerini ve beğenmediklerini benimsemiş görünmektedirler.

Nazik olan, yumuşak sesle konuşan, hiç alkol kullanmayan ve futboldan nefret eden bir kadına bisiklet kazasında ölen donörden kalp nakli yapıldı. Ve kadın agresif, bira içen bir futbol fanına dönüştü!
Tembel, televizyon bağımlısı bir erkeğe tehlikeli sahneler dublörü olan donörden kalp nakli yapıldı. Televizyon bağımlısı olan erkek, açıklanamayacak bir şekilde ortada hiç bir neden yokken gerçek bir sporcu olana dek fanatik şekilde spor yapmaya başladı!
47 yaşındaki beyaz ırk bir adama 17 yaşındaki siyahi Amerikalı bir gençten kalp takıldı. Alıcı yeni keşfettiği klasik müzik aşkına hayret etti! Daha sonra keşfettiği şey ise, donörün klasik müziği sevdiği ve keman çaldığı, keman kutusu göğsüne yaslı halde hareket halindeki bir araçta vurularak öldürülmüş olmasıydı!
Zorla yazı yazabilen bir adamın ise aniden şiir yazmaya karşı yeteneği oluştu!

En hayret verici şekilde...

10 yaşında öldürülmüş olan bir kızın kalbi 8 yaşındaki bir kıza takıldı. Kalp takılan kız, donörünü öldüren  adamla ilgili kabuslar görmeye başladı. Rüyalar o kadar sarsıcıydı ki, bir psikiyatristten yardım almaya başladı! Rüya gören kızın katil imajları o kadar belirgindi ki, psikiyatrist ve kızın annesi bunları polise bildirdi. Küçük kızdan alınan en detaylı ve korkunç  hatıralarla  polis katili yakalamaya yeterli kanıtı elde etti, onu cezalandırdı, katili tecavüz ve kasten adam öldürme suçuna mahkum etti.

Olası açıklamalar

Doktorlar şimdi organ alıcılarının  "hücresel hafıza" olarak da bilinen donörlerin hatıraları ve duygularını neden barındırdığını açıklamaya çalışıyorlar. Bir avuç bilim adamı bu konuya inanmazken ve bu garip olayı ameliyat-sonrası stresi veya organa karşı reaksiyon veren ilaçlara bağlasa da; hücresel hafızanın donörden alıcıya nakledildiğine inanan, sayıları gitgide artan uzmanlar da var.

Esrarlı hiç bir şey yok, sadece bilim var

Diğer tıp uzmanlarının  başka açıklamaları da var, fakat hepsi de bunun gizeme değil bilime dayandığına katılıyorlar. Bilimin ise daha gelişmiş bir açıklamaya ihtiyacı var. Profesör Paul Pearsall ve Gary Schwartz bir  araya geldiler.
Profesör Gary Schwartz, "Öğrenme, geribildirim mekanizmalarını içerir. Örneğin beynin nasıl öğrendiği hakkında konuştuğumuz zaman, beyinde "nöral ağlar" adını verdiğimiz şey hakkında konuşuruz. Nöral ağın işleme şeklinin nöronların çıktısının nöronların girdisine geribildirim yapması olduğu ortaya çıkmıştır. Ve, bu işlem defalarca tekrar eder. Geribildirim var olduğu sürece nöronlar öğrenecektir. Eğer geribildirimi keserseniz, nöronlarda öğrenme olmaz" dedi.

Zekâ sadece beyinde değil

Georgetown Üniversitesi'nde farmakolog olan Dr. Candace Pert; zihnin sadece beyinde değil, tüm vücutta var olduğuna inanıyor. Bu üniversite, bu garip nakil deneyimlerini açıklayabilir. Pert; "Zihin ve beden "peptitler" adı verilen kimyasallar aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurarlar. Bu peptitler beyinde bulundukları gibi mide, kaslar ve tüm ana organlarda da bulunurlar. Hafızanın peptit/reseptör ağında her yere erişebileceğine inanıyorum. Örneğin, gıdayla ilgili hafıza pankreas veya karaciğerle bağlantılı olabilir ve böyle bağlantılar bir insandan diğer insana nakil olabilirler" şeklinde konuştu.

Geribildirim hafızası

Pert sözlerine şöyle devam etti: "Olası sonuç, nöronların öğrenme olması için geribildirimi  önemli bulmasıdır. Dolayısıyla, geribildirime sahip olan herhangi bir sistem öğrenecektir. Basket topunu basket filesine atmayı hatasız olup olmadığımız hakkında geribildirim olması için öğreniriz. Hatasız olup olmadığımız hakkındaki geribildirimi alarak konuşmayı öğreniriz.  Bu nedenle; ağdaki geribildirim mekanizmasına sahip olan herhangi bir sistem, herhangi bir hücre topluluğu da  nöronların öğrendiği şekilde öğrenecektir. Bu, geribildirim hafızası olarak adlandırılır." 

http://hubpages.com/education/your-second-brain-is-in-your-heart'dan alıntı yapılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Esin Tezer