Bilim ve Din

Bilim ve Din

27 Mayıs 2025 Salı

Kalbin Kendi Beyni Var

 

İsveç’teki Karolinska Enstitüsü ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Columbia Üniversitesi tarafından yürütülen yeni araştırma, kalbin mini bir beyninin olduğunu gösterdi; kalbin atışını kontrol eden kendi sinir sistemi var. Zannedilenden çok daha değişik ve karmaşık olan bu sistemin daha iyi anlaşılması, kalp hastalıklarında yeni tedavilere yol açabilir. Zebra balıkları üzerinde yürütülen çalışma, Nature Communications dergisinde yayınlandı.

Kalbin uzunca bir süredir sadece beyinden gelen sinyalleri ileten otonom sinir sistemince kontrol edildiği düşünülmüştü. Kalbin kalp duvarının dış katmanlarında gömülü sinir ağının ise beyinden gelen sinyalleri aktaran basit bir yapı olduğu düşünülüyordu. Fakat son araştırmalar, kalbin bundan daha gelişmiş bir işlevi olduğunu akla getiriyor.

Kalp atışının kontrolü

Bilim insanları artık kalbin, ritmini kontrol yönünden çok önemli olan kendine ait karmaşık bir sinir sistemi olduğunu keşfetti.

İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nün Sinirbilim Bölümü’nde çalışan ve çalışmaya önderlik eden baş araştırmacı ve Doçent Konstantinos Ampatzis konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu ‘küçük beynin’, kalp atışını sürdürme ve kontrol etmede kilit bir rolü var. Beynin hareket ve nefes alma gibi ritmik fonksiyonları düzenlemesi gibi o da kalp atışını düzenliyor.”

Araştırmacılar, kalpte farklı işlevlere sahip birkaç nöron tipi belirlediler. Bunlar arasında kalp hızını ayarlama özellikleri bulunan ufak bir nöron grubu da yer alıyor. Klinik sonuçlar doğurabilecek bulgular, kalp atışının nasıl kontrol edildiğine dair mevcut görüşe meydan okudu.

İnsan kalbine benziyor

Ampatzis,“Kalbin içerisindeki sinir sisteminin ne kadar karmaşık olduğunu gördüğümüzde şaşırmıştık” dedi. “Bu sistemin daha iyi anlaşılması, kalp hastalıklarına dair yeni fikirler edinmemize yol açabilir ve düzensiz kalp atışı gibi hastalıklar bakımından yeni tedavilerin geliştirilmesine yardımcı olabilir.”

Çalışma, insanların kalp atış hızı ve genel kalp fonksiyonuyla güçlü benzerlikler sergileyen bir hayvan modeli olan zebra balığı üzerinde yürütüldü. Araştırmacılar kalp içerisindeki nöronların bileşimini, düzenlenişini ve işlevini tek hücreli RNA dizileme, anatomik çalışmalar ve elektrofizyolojik yöntemler gibi farklı metotları birleştirerek ortaya çıkardılar.

Yeni terapi hedefleri

Ampatzis sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi kalbin beyninin gerçek beyinle etkileşime girerek egzersiz, stres veya hastalık gibi farklı koşullar altında kalp fonksiyonlarını nasıl düzenlediğini araştırmaya devam edeceğiz. Kalbin sinir ağında meydana gelen bozulmaların, farklı kalp bozukluklarına nasıl katkı yaptığını inceleyerek yeni terapi hedefleri belirlemeyi amaçlıyoruz.”

Çalışma, ABD’deki Columbia Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılarla yakın işbirliği içerisinde yürütüldü ve diğer kurumların yanısıra Dr. Margaretha Nilsson Vakfı, Erik ve Edith Fernström Vakfı, StratNeuro ile Karolinska Enstitüsü tarafından fonlandı. Bildirilen bir çıkar çatışması bulunmuyor.

https://www.sciencedaily.com/releases/2024/12/241204114304.htm’den  çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer

17 Mayıs 2025 Cumartesi

Namaz’daki (Sâlât’taki) Secde Hâli ve Topraklamanın Faydaları

 

Müslümanlar günde 5 defa namaz kıldıkları zaman, secde ve teslimiyet hâlinde her şeyin TEK Hâkimi ve Yaratıcısı önünde başlarını yere koyarlar. Bu pozisyonda Müslümanlar alın, burun, ellerin avuç içleri, dizler ve ayak başparmakları direkt olarak yere değerek 3 defa şöyle fısıldarlar: “Subhâne Rabbiyel Â’lâ (Subhansın el Â’lâ Rabbimiz)”.

Sağlık hizmeti savunucuları ve bilim insanları; bu Müslüman namazının secde hâlindeki, bilhassa dışarıdayken yerde namazı kıldığınız zamanki topraklama etkisinin şaşırtıcı sağlık faydalarını keşfettiler.     

Dünya üzerinde topraklama; çıplak ayakla dolaşmak veya dışarıda çimen üzerinde oturmak veya Dünyayla direkt bağlantıda olmayı içerir. Bu hareketlerin bazıları da namazın bir parçasıdır.

Kardiyolog, Psikoterapist, Beslenme ve Yaşlanma Uzmanı olan Dr. Stephen Sinatra, topraklamanın sağlık üzerindeki pozitif etkileri üzerine çok araştırma yaptı.

Dünya, elektriksel bir gezegendir ve vücutlarımız biyoelektriksel varlıklardır. Dünyayla fiziksel olarak temas halinde olduğumuzda, vücudumuzdaki hücrelerimize zarar veren pozitif yüklü serbest radikalleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olan Dünya yüzeyindeki elektronları emeriz. Vücuttaki serbest radikallerin zarar verici aktivitesi, pek çok hastalıkla ve hızlandırılmış yaşlanmayla ilişkilidir.  

Topraklama; iltihap, ağrı, endişe ve stresi azaltır.

Dr. Sinatra’ya göre, “Topraklama; fizyoloji ve organlarınızı yöneten biyoelektriksel devreyi onarabilir ve dengede tutabilir, temel biyolojik ritimlerinizi uyumlu hale getirebilir, kendi kendini tedavi eden mekanizmaları destekleyebilir, iltihap ve ağrıyı azaltabilir, uykunuzu ve sakinlik hissinizi geliştirebilir.”

Dr. Sinatra, topraklamanın kanın kalınlaşması ve toplanması üzerine olan etkileri hakkında da bir araştırma yaptı. Dr. Sinatra’nın çalışmaları; topraklamanın kanı inceltme, kan hücrelerinin toplanmasını azaltma, kalp krizi ve felç riskini azaltan kan akışını geliştirme konusunda etkili beceriye sahip olduğunu da keşfetti. 

Dr. Andrew Weil de topraklamanın sağlık faydaları hakkında yorumda bulundu. Dr. Weil şunları yazdı, “Çok miktardaki küçük araştırma; topraklama yapan araştırma katılımcılarının topraklama yapmayan araştırma katılımcılarına nazaran daha iyi uyku, daha az ağrı, azalmış stres ve gerginlik, daha iyi bağışıklık fonksiyonu gibi genel sağlık faydalarına sahip olduklarını ispatladı.”

Bu alanda yapılan araştırma umut vericidir.

Günde 5 defa namaz kılan Müslümanlar ise, araştırma yapın veya yapmayın, zaten namazlarında secdenin sakinleştirici, rahatlatıcı ve yatıştırıcı etkilerini deneyimliyorlardır.

Topraklama üzerine yapılacak daha fazla araştırmanın sonucundan yarar görmek için evimizin arkasındaki arka bahçe, park veya arazi gibi olan dış mekânlarda daha sık namaz kılmaya gayret etmeliyiz.  

Çeviren: Esin Tezer

https://www.saudigazette.com.sa/article/156338’den çevrilmiştir.