Bilim ve Din

Bilim ve Din

29 Eylül 2025 Pazartesi

Beyninize Şükrettiği İçin Teşekkür Edin

 


Beyninize Şükrettiği İçin Teşekkür Edin

Nörobilim dergisinde (JNeurosci) yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, şükür duygularını tetikleyen bir beyin ağının gizemi çözüldü. Çalışma, gelecekte bu “temel yapılar”ın sosyal bilgiyi karmaşık duygulara nasıl dönüştürdüğünü araştırmaya teşvik edebilir.

Yabancılardan gıda, barınma ve kıyafet kabul eden soykırımdan kurtulanlar olarak kendilerini hayal eden katılımcılarla yakın zamanda yapılan bir nöroimajlama araştırması; şükür duymayla ilişkili beyin bölgelerinin Medial Prefrontal Korteks ve Ön Singulat Korteks olduğunu belirledi. Bununla birlikte, bu beyin kısımlarının böyle bir yardımseverliği nasıl şükre çevirdiği hala bilinmemektedir.

Klinik Araştırmacı Xiaolin Zhou ve çalışma arkadaşları, bu soruya sosyal etkileşimli bir oyunu katılımcılara oynatarak cevap aradılar. Oyunda, katılımcının ağrı dürtüsünü önlemek için arkadaşı onun için farklı miktarlardaki parayı ödeyip ödememesi hakkında karar veriyordu. Araştırmacılar, arkadaş maliyetli aktive olmuş beyin bölgelerinin ödül sunumuyla ilişkili bölgelerde ağrı azalımı seviyelerini oluşturmaya kodlanmış olduklarını keşfettiler.

 Bağlantı analizleri, bu bölgelerin şükür duygularını izleyen Ön Singulat Korteks’e bilgi verdiklerini gözler önüne serdi. Zhou ve çalışma arkadaşlarının bulguları, şükrün Ön Singulat Korteks’teki ilişkili sosyal bilgiden meydana gelebileceğine işaret ediyor.

https://www.sciencedaily.com/releases/20tt18/05/180507134649.htm’den çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer

5 Eylül 2025 Cuma

Ölüm Esnasında Hatırlanan Deneyimler Bir Halüsinasyondan Daha Fazlası mı?

 

New York Üniversitesi Grossman Tıp Okulu’nun Yoğun Bakım ve Hayata Döndürme Merkezi’nin Direktörü olan Dr. Sam Parnia tarafından yönetilen ulusal ve uluslararası liderlerden oluşan çok branşlı bir ekip, “Ölüm Hakkındaki Araştırmanın Kılavuz İlkeleri, Standartları ve Ölümün Hatırlanmış Deneyimleri” adlı fikir birliği açıklamasını yayınladı. Ekip ayrıca New York Bilimler Akademisi’nin bir yıl içerisinde gerçekleşen olaylarının kayıtlarında önerilen gelecek gidişatını da yayınladı.    

Araştırmadaki araştırmacılar Nörobilim, Yoğun Bakım, Psikiyatri, Psikoloji, Sosyal Bilimler ve İnsanoğlu da dâhil pek çok tıp bilim dalını temsil ediyorlar. Ayrıca araştırmacılar Harvard Üniversitesi, Baylor Üniversitesi, Kaliforniya Riverside Üniversitesi, Virginia Üniversitesi, Virginia Commonwealth Üniversitesi, Wisconsin Tıp Okulu ve Southhampton Üniversitesi, London Üniversitesi de dâhil dünyanın pek çok saygı duyulan akademik kuruluşlarını da temsil ediyorlar.

Araştırmanın Sonuçları:

1.Hayata Döndürülme ve Yoğun Bakım Tıbbındaki gelişmeler sayesinde pek çok insan ölüm esnası ve ölüme yakın deneyimlerinde hayatta kaldı. Yakın zamanda yapılan nüfus çalışmalarına dayanarak tahmini olarak dünya üzerindeki yüz milyonlarca insanı kapsayan bu insanlar, tutarlı şekilde evrensel temalarla özgün zihinsel hatıralarını içeren ölüm esnasında hatırlanmış deneyimlerini tarif ettiler.

2.Ölüm esnasında hatırlanan deneyimler, yakın zamanda yayınlanan birçok araştırmaya göre halüsinasyonlar, illüzyonlar veya hayal gördüren ilaçlarla bağlantılı olan deneyimler değildiler. Bunun yerine, belirli anlatımı içeren algılamaya sahiptiler:

A. Vücut yükselmiş, yüce bir bilinç algısıyla bedenden ayrılır ve bu “Ölüm” kabul edilir. B.  Bir varış noktasına seyahat edilir. C. Başkalarına karşı olan tüm eylemleri, maksatları ve düşünceleri de kapsayan anlamlı ve amaç dolu yaşamı gözden geçirme meydana gelir. “Ev” gibi hissettiğin bir yerde bulunma algısı olur ve E. Hayata geri dönüş gerçekleşir.

3.Ölüm deneyimi, yakın zamanda tanımlanmamış, ayrı alt temaları zirveye çıkartmaktadır ve pozitif uzun-vadeli psikolojik dönüşüm ve büyümeyle ilişkilidir.

4. Ölümle ilgili EEG’deki yükselmiş bilinç seviyelerinin sıradan bir işareti olan Gama aktivitesinin ve elektriksel artışların ortaya çıktığını ispatlayan araştırmalar, parlak ışığı gördüğünü ve yükselmiş bilinci deneyimlediğini bildiren milyonlarca insanın iddiasını desteklemektedir.

5.Ölümle ilgili korku verici veya üzücü deneyimler; çoğu kez ne aynı temaları ne de aynı anlatımları, ölümün üstün özelliklerini, kelimelerle anlatılamamasını ve pozitif dönüştürücü etkilerini paylaşıyorlar!

Araştırmanın önde gelen yazarı Parnia sözlerine şöyle devam etti: "Ani Kalp Durması (Kardiyak Arest)” bir kalp krizi değildir, fakat bir hastalığın veya kişinin ölmesine yol açacak bir olayın son safhasını belirtir. Kalp ve ciğerlere ait (Kardiyopulmoner) Yoğun Bakım (CPR)’ın olması bize ölümün nihai gerçeklik hali değil, bunun yerine bazı insanlarda başladıktan sonra bile tersine dönme potansiyeline sahip bir süreç olduğunu ispatladı. Ölümün bilimsel çalışmasını kolaylaştıran şey de, kalp durduktan sonra dakikalar içindeki oksijen yoksunluğunda bile beyin hücrelerinin değiştirilemez bir şekilde zarar görmemesiydi. Bunun yerine, bu hücrelerin saatler içinde ölmeleriydi. Bu da bilim insanlarının ölümle ilgili olan fizyolojik ve zihinsel olayları objektif şekilde çalışmalarına olanak tanıdı.”      

Parnia sözlerini şöyle tamamladı: "Az miktarda yapılan araştırma, objektif ve bilimsel bir şekilde öldüğümüz zaman ne yaşandığını keşfetti. Bu bulgular, insanlarda bilincin nasıl var olduğu ve ileride bunun hakkında araştırma yapılması için ilgi çekici iç görüleri sunabilirler".

https://www.sciencedaily.com/releases/2022/04/220407100956.htm’den  alıntı yapılarak çevrilmiştir.

Çeviren: Esin Tezer