Bilim ve Din

Bilim ve Din

17 Mayıs 2019 Cuma

Bilim Dünyasından En Yeni Haberler


-Yakup Otu Bileşimi Sinir Hücrelerini Alzheimer Hastalığından Koruyor 

Kuzey yarıküreye bahar mevsimi geldikçe, muhtemelen pek çok insan mevsimsel alerjilerde büyük rol oynayan yakup otuna çok kızıyordur. Fakat ACS' Journal of Natural Products'daki (Doğal Ürünler dergisinde) araştırmacılar, yakup otu bileşiminin Alzheimer hastalığı peptitlerine karşı sinir hücrelerinin korunmasına yardımcı olduğunu belirlediler. 
   
Nörodejeneratif bir hastalık olan Alzheimer hastalığı kişinin karar verme, kavrama, hafıza ve davranış yetisine zarar veriyor. Bilim adamları, Alzheimer hastalığına beyindeki sinir hücrelerini öldüren plakları oluşturan amiloid-β peptitlerinin bir araya toplanmasının yol açtığını düşünüyorlar. Şimdiye kadarki Alzheimer hastalığı tedavilerinde sadece 5 ilaç kullanılmaktaydı. Onlar da sadece hastalığın oluşumunu geciktirmeye yaramaktaydı. Yapılan başlangıç niteliğindeki bir çalışmada ise, Won Keun Oh ve çalışma arkadaşları 300 kadar doğal bitki özünü araştırdılar.Yakup otunun Alzheimer hastalığına iyi geldiğini keşfettiler. Bu Kuzey Amerika'da yetişen invazif ot şimdi Güney Amerika, Asya ve Avrupa'nın birçok bölgesinde de yetişiyor. 

-Kelimelerin Beyninizdeki Gücü


Kalemden kağıda dökülmüş sözlerin dünyayı etkilemede katalizör görevini gördüğü, yani toplumu ve kişileri şekillendirmede bir silahtan daha fazla güce sahip olduğunu belirten 'Kalem kılıçtan daha keskindir' tabirini duymuşsunuzdur. Bu tabir, 19.yüzyılın ünlü İngiliz yazarı ve politikacısı Edward Bulwer-Lytton'ın 1837'de kullandığı bir tabirdir. O zamanlarda yapılan savaşlarda kılıç artık işe yaramaz bir silah haline gelmişti. Tabii ki bu sözlerle Lytton'ın gerçekten neyi kastettiğini hepimiz anlıyoruz! 
     

Duygular bir kişinin zihnine ya bir konuşma ya da bir kitap aracılığıyla girer. Aynı şekilde, günlük konuşmada kullandığımız kelimeler de aslında umduğumuzdan çok daha fazla güce sahiptirler. Diğer insanlar bazen sizi yanlış anlayabilirler. Nöro-bilim şimdi kelimelerin neden beynimizde bu kadar etkiye sahip olduklarının açıklamasını yapıyor... 

Yeni bir kelimeyi çok fazla duymaya başladığımızda, nöronlarımız görev başındadırlar. O kelimenin bize bir anlam ifade etmesi için anında yeni kimyasal ve fiziksel nöral patikaları oluşturmaya başlarlar. Bu yüzden, ana dilimize küçük yaşlarda adapte olmaya başlarız. Sıklıkla duyduğumuz seslere bağlı olarak ana dilimizdeki kelimelerden diğer sesleri nasıl ayıracağımızı öğreniriz.  
    

Beynimizdeki nöral patikalar bu belirli seslerde güçlenirler ve bu sesleri o kadar sıklıkla duymadığımız dillerden ayırmaya başlarız. Örneğin; ana dilini ve okulda öğrendiği bir dili, işte kullandığı bir dili, yani bir dilden daha fazla dili konuşan bir aileye sahip olmak da size sesleri daha iyi ayırma işlemini sağlar. Böylelikle, beyninizin sesleri kavrama zamanı uzar. 


Bir zamanlar beynin sadece tek bir dili öğrenebileceği, beyin bölümlerinin sınırlı alana sahip olduklarına inanılırdı. Fakat şimdi biliyoruz ki, bu kanı asla doğru olamaz! Beyin; yeni şeyler öğrenip adapte olurken, yeni bağlantıları oluşturup eski bağlantıları da güçlendirmektedir. Hatta yeni yapılan 180 araştırmaya göre, beynin yeni kelimeleri öğrenme zamanı bebeklik devresinden de önceye gitmektedir. 


Yabancı bir lisanı daha ileriki yaşlarınızda öğrenmeniz bile beyninizin gri maddesindeki konsantrasyonda bir farklılık yaratabilir. Behavioral and Brain Functions  adlı bilimsel dergide çıkan yazıya göre, yeni bir dile ait sesleri az bir zaman duymak bile beyin sapında muazzam bir gelişime sebep oluyor. Nöral plastisitede (beynin değişme kabiliyeti, nöral esneklik) artış olduğundan dolayı da, iki lisanı akıcı bir şekilde konuşan insanlar üçüncü veya dördüncü dili daha da kolay öğrenme avantajına sahip oluyorlar. 


Bu fikirlerin doğru olup olmadığından uzun zamandır şüphelenilmekteydi. Fakat son birkaç on yıldır insan beyninin dinlediği ve algıladığı kelimelere olan tepkisi üzerinde PET (pozitron emisyon tomografisi) taramaları ve fonksiyonel MRI (manyetik rezonans imajlama) teknolojisiyle çalışmalar yapılabiliyor. Dolayısıyla, dillerin  şekillenmesinin insan evriminde muazzam bir role sahip olduğu düşünülüyor.  


Yeni bir dili öğrenme, beyin korteksi üzerinde çok fazla etkiye sahiptir. Bu bölgedeki aktiviteler beynin belirli sabit bölgesindeki hareketlerle kıyaslanamaz. İki dil bilen insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, beyin bölümleri arasında çapraz konuşma yapan nöral bağlantılar olan beyaz maddede de artış olduğunu göstermiştir. Bu da bize, beynin subkortikal duyusal ve motor bölümünün beyine giren bir bilgiyi daha etkili şekilde işlemden geçirmesi için yeni bağlantılar kullanabileceğini ispatlamaktadır.  


Bilgi sadece güç değildir; o, aynı zamanda var olmanın daha etkili bir halidir! 


Derleyip çeviren: Esin Tezer



https://www.sciencedaily.com/releases/2019/05/190515110348.htm
 https://brainworldmagazine.com/the-power-of-words-and-what-they-do-for-your-brain/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder